KHK TV

KHK’lı Ceza İnfaz Koruma Memuru Fevzi Alpaydın, “Ben inşaata bir buçuk yıl boyunca 18 yaşındaki bir Suriyeli çocuğun elinin altında bir işçi olarak çalıştım. İşten atılmak falan önemli değil, Allah rızkı veriyor. Zoruma giden üzerimize yapışan terörist damgası, terör örgütü üyeliği” dedi.

İhraç nedeninin insanlara çok komik olan gerekçeler olduğunu ifade eden Alpaydın, şöyle devam etti: “679 KHK ile ihraç edildim. İhraç nedenim irtibat, iltisak, devletin güvenliğinde olan suç olmayan şeyleri suç sayarak bizleri ihraç ettiler. Okul hayatımda her zaman başarılı bir öğrenciydim. Hiç bir suça bulaşmadan okudum. Babam, bizleri çok zor şartlar altında okuttu. Babamı da zaten bu süreçte kaybettik. Memuriyete girdikten sonra da en ufak bir ceza bir tutanak tutulmadı. Görevimizi dört dörtlük yapan insanlardık. Biz o kadar işimizi iyi yapan insanlardık ki ihraç olunca arkadaşlarımız çok şaşırdı.” dedi.

“KENDİ VATANIMIZDA , KENDİ TOPRAKLARIMIZDA, KENDİ MEMLEKETİMİZDE ÇOK DAHA YABANCI GİBİYDİK”

İhraç edildikten sonra sorunlarının arttığını dile getiren Alpaydın, “İhraç edildikten sonra tüm çevrem değişti. İhraç edilmeden önce telefon rehberimde 250’ye yakın isim varken, ihraç edildikten sonra 10-15-20 isim kaldı. Çevre değişiyor, sosyal çevre değişiyor. Bu süreçte iş konusunda baya bir sıkıntı yaşadım. Bir buçuk yıl inşaat sektöründe çalıştım. Tabi rızkımızın peşindeydik ama en çok zoruma giden: Ben inşaatta bir buçuk yıl boyunca 18 yaşındaki bir Suriyeli çocuğun elinin altında bir işçi olarak çalıştım. Benim yaşım 30 onun yaşı 18 o ustaydı ben çıraktım. Türkçeyi bile zor konuşuyordu. Kendi vatanımızda kendi topraklarımızda kendi memleketimizde çok daha yabancı gibiydik” dedi.

“TERÖRİST GETİRDİM”

Hayatım boyunca ‘ben terörist getirdim’ lafını unutamam İhraç olduktan sonra cezaevine girdiğini söyleyen Alpaydın, şu ifadelere yer verdi: “Cezaevine gittiğimde özellikle hayatım boyunca hiç unutamayacağım bir şey bu. İki polis arkadaş götürürken cezaevine gidene kadar sürekli baskı, itirafçı ol bildiğini anlat. Bildiğim bir şey yok ki neyi anlatabilirim. Cezaevine giriş yaptığımızda normalde ceza infaz kurumunun dış güvenliğini jandarma sağlar. İç güvenliğini de infaz koruma memurları var. Polis, sanığı götürdüğü zaman silahını ve arabasını jandarmanın orda bırakır ve sanığın kolundan tutarak ceza infaz kurumu güvenliğine teslim eder. Ama beni götüren polis şu ifadeyi özelikle biri gözlerime baka baka dört beş defa asker arkadaşlara ‘ben sıradan sanık getirmemişim, ben terörist getirdim. Silahım ve arabamla götürüp içeriye teslim edecem’ dediler. Oradaki askerler direnmeye çalıştı ‘hayır öyle bir şey olmaz’ diye. Kalktılar Üsteğmeni aradılar. Daha sonra polisler silah ve arabalarıyla bizi götürüp içeriye teslim etti. Hayatım boyunca ‘ben terörist getirdim’ lafını unutamam. Biran olsun bile aklımdan çıkmıyor. Ben infaz koruma memuruydum teröristin nasıl olduğunu, suç Kriterlerini bilen biriyim.” dedi.

Bir çok işte çalıştıktan sonra konfeksiyon dükkanı açtığını aktaran Alpaydın, tek isteğinin adaletin biraz yerini bulması olduğunu kaydetti.

Daha fazlasını KHK TV YouTube Kanalından izleyebilirsiniz.

Bağımsız bir gazeteci olarak amacımız; dönemin sosyal hafızasını tutmak, insanlara KHK hukuksuzluğunu duyurarak bu ülkede KHK hukuksuzluğunun son bulmasına katkı sunmak.

Bu yolculukta bize katılmak ve KHK zulmünü duyurmak için
KHK TV’ye Abone Ol.

KHK TV; İnsan Haklarının Peşinde!