KHK TVAhmet Erkan

Prof. Dr. İbrahim Öztürk, KHK TV’ye konuştu.

Skype üzerinden Gazeteci Ahmet Erkan’ın sorularını yanıtlayan Prof. Öztürk, Türk tarihinin en önemli kırılma noktalarından birinden geçtiğini belirterek. “Kerbela olaylarında yaşanan vahim olay gibi tarihin en baskıcı süreçlerinden biri yaşanıyor.” dedi.

İSLAM DÜNYASI, TEŞEKKÜLLÜ BİR ÖZ ELEŞTİRİ YAPMALI

Özelde , genelde İslam dünyasının teşekküllü bir öz eleştiri yapmaları gerektiğine inandığını söyleyen Prof. Öztürk, “Şuan toplumsal bir cürüm işleniyor buna herkes dâhil olmuştur. Burada sloganik ifadelerle karşısındakini suçlama, kendisini aklama çabası hiç bir işe yaramayacaktır.

Açık yürekli, ön koşulsuz, ahlaklı ve erdemli bir öz eleştiri yapmak gerekiyor. Dini milli siyasi medeniyet algılamaları üzerinden yapmak gerekiyor.” İfadelerini kullandı.

MECLİS DEVRE DIŞI BIRAKILDI

Cemaatin belli bir seviyeden sonrasının suça bulaştığını iddia eden Prof. Öztürk, şöyle konuştu: “Cemaatin kriminalize işlere bulaşan kesiminin adil bir yargılanmayla belirlenmesi gerektiğine inanıyorum. Bir siyasetçinin isim tanımlaması üzerine bu cemaat, “terör örgütü” ilan edildi. 15 Temmuz aydınlanmadı, Meclis devre dışı bırakıldı. 550 bin insanın evine girildi, güce dayalı bir direnişle karşılaşılmadı. Aileleriyle 2 milyon eden kişiye, bir siyasetçinin ağzıyla utanmadan, arlanmadan “FETÖ” diyorlar. Mesela Türkiye’de askeri darbeler yaşandı, bunları yapanlar kendilerine Atatürkçü diyorlardı. 15 Temmuz engellendi, başarısız oldu, askeri darbenin yapılmış olanı suç olmuyor mu? Öyleyse bana Atatürkçü terör örgütünü gösterin. Peki, iktidarın sivil görünümlü darbesi meşru mudur? Bir gün demokrasiye dönüş olacaksa kimseyi muaf tutmadan herkesin özeleştiri vermesi gerekmektedir. Bütün darbecilerin deşifre edilmesi gerekmektedir.”

DİNDARLAR, YAKIN GELECEKTE KAÇACAK DELİK ARAYACAKLAR

Bu dönemden sonra daha katı ve baskıcı bir yönetimin geleceği fikrini savunan Öztürk, “Bu konjektörü iyi okuyan bir sosyal bilimci, gelecekte anne rahmine neyin düştüğünü çok rahat görebilir. Bu sürece baktığımızda yakın bir gelecekte aşırı laikçi, Kemalist, aşırı milliyetçi, modernist unsurlarla beslenen baskıcı bir yönetimin geleceği bekleniyor. Bu konjonktürde dindar insanların yakın bir gelecekte kaçacak delik arayacağı şartların olacağı görülüyor.” diye konuştu.

İSLAM DÜNYASINDA RÖNESANS-REFORM ŞART

İslam dininin bugünkü yorumunun sürekli sorun ürettiğine dikkat çeken Prof. Öztürk, şunları kaydetti: “Türkiye’de reform ve rönesans olmadan, İslam dünyasında reform ve rönesans olmadan geleceğe yönelik olumlu bir gelişmenin olmasını beklemiyorum. Bu vadiye akşam çökmüştür ve gittikçe kararmaktadır. Din ile ilgili sorunları çözmeden İslam dünyası ve Türkiye’nin sorunlarını çözme şansı yok. Dinin bu yorumundan feodalite çıkar, gücün kutsallığı çıkar, hiyerarşik yapılar çıkar, efendiler rejimi çıkar.

Bugün dünyada bir tane refah içinde hukukun ve adaletin üstün olduğu, kalkınmış, gelir dağılımı sorunları çözülmüş tek bir İslam ülkesi yok. İslam ülkeleri, yoksulluk, rüşvet fuhuş, baskı ve zulüm altında inliyorlar. Müslümanlar bunlara rağmen bugünkü İslam yorumunu sorgulamayacak İslam reformundan bahsetmeyecekler mi?”

TOPLUM, AÇLIKLA İMTİHAN OLMAYA DOĞRU GİDİYOR

Prof. Öztürk “Yakın gelecekte sosyo-ekonomik kırılma bekliyor musunuz?” sorusuna ise şöyle cevap verdi: “Toplumda sosyal ve ekonomik kırılma bekliyorum. Toplum, açlıkla imtihan olmaya doğru gidiyor.”

Dilerseniz röportajın tamamını buradan  izleyebilirsiniz.